Temmuz 18, 2010

YAŞAR KEMAL





Bak şimdi güneş doğmuyor işte,
Esmiyor rüzgâr, dağlarım matemde...
Ötmüyor bülbül, olmuş divane vay...

***

Ne büyük mutluluktur ki dünyamız hala on binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir. Her kültürün bir rengi bir kokusu vardır. Dünyamızın bir çiçeğinin koparılması dünyamızdan bir rengin bir kokunun yok olmasıdır. Tek çiçeğe kalmış, tek renge, tek konuya kalmış bir insanlık ve tek dile kalmış bir dünya hapı yutmuştur, cehennemden daha beterdir.


***

Ilımlı İslam tabirini duyduğum zaman tüylerim diken diken oluyor. Bu Amerikacın icadıdır. Ilımlı İslam yoktur. Daha doğrusu ılımlı din yoktur. Ya dine inanırsın, ya da inanmazsın.

***

Sen çalışıp çabalarsın, çoluk çocuğunun karnını doyuramazsın; o yan gelip yatar, elini ılık sudan soğuğa vurmaz, bir eli yağda bir eli baldadır. Bir de sen götürür arkadaş, üstelik de reyini bu padişah hayatını sürenlere verirsin. Olur mu? Benim bu fukara kısmının gidişine de, davranışına da aklım ermedi gitti.

***

İnsanoğlu bir karanlıktan geliyor, bir karanlığa doğru gidiyor. Ama nerden gelip, nereye gideceğini hep unutuyor. Bir defa geldim, bari tadını çıkarayım, demiyor.

***

İşçiler! Köylüler! Aydınlar! Ve bilcümle Türk halkı, sözüm sizedir.

...dünyanın en bereketli topraklarından birisi olan Çukurova toprağı üstünde yaşayan benim ailem yarıcı idi. biz eker, biçer, biz toplar, ürünün üçte ikisini toprak sahibi ağaya verirdik. Bu bereketli topraklar üzerinde inanılmaz bir yoksulluk içindeydik. Şimdi düşünüyorum da bu büyük bir haksızlıktır. Böyle bir toprak üstünde insanların bu kadar yoksulluğa düşmesi ayıptır, utanç vericidir... Biz, geri kalmış, halkı ezilmiş, emekçisi iliklerine kadar sömürülmüş bir ülkenin insanlarıyız. Halkımızın bu baş belası yoksulluğu, bu utanılacak macerası, yüzyıllardır sürüp gelir... Bu yurtta senin insanca yaşaman ve Türkiye’yi cennet bir vatan yapman senin oylarınla, senin ellerinle olacaktır.

...bizler demokrasiyi, fabrika sahipleri işçileri bir alet gibi ele alıp eskiyince çöplüğe atsınlar diye savunamayız. Bizler demokrasiyi, küçük bir azınlık insanlarımızı bir ekmeğe zincirleyip, enselerinde yıllarca ateş yaksınlar diye savunamayız. Bizler demokrasiyi, herkese toprak verildiği zaman, sosyal adalet kurulsun diye savunuruz.


Dünyadaki köklü demokrasiler, yalnız emekçilerin ellerinde yükselmiştir. Emekçinin katılmadığı demokrasi boş kovan olur.


***

Dünya, bizim kadar, bizim durumumuzu gözlüyor. Gerillanın adını terörist koyduk. Bundan da bir umut bekledik. Sözcükler her zaman her koşulda değişebilir ve bir gün işe yaramaz olur. Dışarıda önceleri, dağa çıkanların çıkmalarının sebebini bilmiyorlar, biraz da gerilla maceraları sanıyorlardı. Dağa çıkanların bir kısmı üniversitede okuyanlardı, üniversiteyi bitirenlerdi. Aşağı yukarı dağa çıkanların hepsi okuryazardı. Avrupa basını da bunlara bu kadar önem vermiyordu.

Artık bugünse dünya basını her şeyimizi biliyor. Dünyanın gözüne baka baka sürdürülecek bir savaş, bir ülkeyi çürütecek savaştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder