Temmuz 18, 2010

JOHN MAYNARD KEYNES

Politikacılar, ölmüş iktisatçıların kölesidirler.

Açgözlülük, tefecilik ve ihtiyatlılık, daha bir süre tanrılarımız olmaya devam etmeli.

Hayatımdaki tek pişmanlığım daha fazla şampanya içmemiş olmamdır.

Uzun vadede hepimiz ölüyüz.

Sendikalar, bir zamanların bastırılmış garipleri, şimdinin kışkırtılmış zalimleri olarak, bencil çıkarları bastırılması gereken kurumlardır.

Eğer ülkede hiper enflasyon varsa otobüs yerine taksiye bininiz çünkü otobüse binerken taksiden inerken para ödersiniz.

Bir kapitalist demokrasinin, benim tezimi kanıtlayacak büyük atılımı yapmak için zorunlu olan harcamayı örgütlemesi politik bakımdan imkânsız görünüyor: savaş koşulları hariç…

“ (...) ekonomi ve politika filozoflarının ileri sürdüğü doğru ya da yanlış düşünceler, genellikle sanıldığından daha çok önem taşır. Doğrusunu söylemek gerekirse, dünya hemen yalnız onlar tarafından yönetilmiştir. Kendilerini doktrinlerin etkilerinden tam anlamıyla kurtardığını sanan aksiyon adamları, geçmişteki bir iktisatçının kullarıdır. Göklerden haber aldığını söyleyen kâhinler, fakültenin bir kötü yazarının kafasında birkaç yıl önce doğmuş hayal ürünlerini saçıp dururlar. Düşüncelerin gitgide kazandığı güce oranla mevcut çıkarlardaki gücün çok fazla abartıldığına inanmış bulunuyoruz. Gerçekte; etkilerini hemen değil, fakat bir sürelik zamandan sonra gösterirler. Ekonomi ve politika felsefesi alanında, yirmi beş veya otuz yaşlarından büyük olup da yeni teorileri anlayabilen pek az kimse vardır. Şu halde, memurların, politika adamlarının ve hatta kışkırtıcıların cari yaşantıda uyguladıkları düşüncelerin de en yeni düşünceler olma şansları az demektir. Ne var ki, bunlar düşüncelerdir ve iyilik için olduğu gibi kötülük için de er geç tehlikeli bulunan kurulmuş çıkarlar değildir.”

***

EKONOMİK TEZİ;

-ekonomiler genel olarak eksik istihdamdadır,
-fiyatlar genel düzeyi ve nominal ücretler sadece yukarıya doğru esnektir ve aşağı doğru rijittir.
-sürekli enflasyon devamlı para arzı ile gerçekleşir.
bu saptamaların ışığında Keynes’e göre ekonomide paraya olan talep üç farklı güdüden ortaya çıkar:
-işlem güdüsü: Keynes’e göre insanlar günlük ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile ellerinde bir miktar para tutmak isterler.mt olarak gösterilir ve gelir düzeyinin bir fonksiyonudur.
-ihtiyat güdüsü:insanlar olağandışı durumlara hazırlıklı olmak için belli miktarda ellerinde nakit para tutmak isterler.mp ile gösterilir ve gelir düzeyinin bir fonksiyonudur.
-spekülasyon güdüsü: Keynes’e göre insanlar bir malin olası fiyat değişikliklerini öngörerek fiyat dalgalanmalarından kazanç sağlama çabası içerisindedirler.bu amaçla ellerinde nakit para tutmak isterler. Faizlerle ters orantılıdır.

BOILEAU

Sanatın aynasında güzelleşmeyen hiçbir canavar yoktur.

Kusurlarınızı hemen söyleyecek arkadaşlar edinin.

DESIDERIUS ERASMUS

Körler ülkesinde, tek gözlüler kral olur.

Kimse seni övmese, sen kendini öv!

Bütün yalnızlar gibi özgür, bütün özgürler gibi yalnız...

İTALYAN

İstiyorum otu, kralın bahçesinde bile bitmez.

Bin tane olasılık tek bir doğru bile etmez.

Olanaksızı isteyerek olası en iyiyi elde ederiz.

Oyun bitince, şah da piyon da aynı kutuya konur.

Kadın, kitap, at ödünç verilmez.

Fırsatlardır insani hırsız yapan.

Şarabın iyisi küçük fıçıda bulunur.

Confidenza toglie riverenza
Samimiyet saygısızlığı besler.

Dagli amici mi guardi dio, che dai nemici mi guardo io
Beni dostlarımdan tanrı’m korusun, düşmanlarımdan ben kendimi korurum.

Uno sciocco e il suo denaro son presto separati
Aptalla parasının yolları çabuk ayrılır.

Can che abbaia non morde
Havlayan köpek ısırmaz.

Tutte le strade portano a roma
Bütün yollar roma’ya çıkar.

I frutti proibiti sono i più dolci
Yasak en tatlı meyvedir.

Dare a cesare quel che è di cesare
Sezar’ın hakkı sezar’a…

Di buona volantà sta pieno l’inferno
Cehennemin yolları iyiniyet taşlarıyla döşenmiştir.

Roma non fu fatta in un giorno
Roma bir günde kurulmadı.

Donna danno, sposa spesa, moglie maglio
Erkek saltanatını sürer, yöneten ise kadındır.

Moglie e buoi dei paesi tuoi villagio
Evleneceğin kadını ve ineğini kendi köyünden seç !

Meglio sola che male accompagnata
Kötü bir ortaklıktansa yalnız olmak iyidir.

Vivi e lascia vivere
Yaşa ve yaşat.

Bir italyan çiftçinin 18 yaşına giren kızına nasihati
Aygıra şekerini vermeden önce, ahırın kapısını sıkıca kilitle...

Dinlemekten akıl, söylemekten pişmanlık doğar.

Duymak istemeyen kadar kötü sağır yoktur.

Kartal için bir güvercini mağlup etmek bir şeref değildir.

Okumuş cahil kadar cahil yoktur.

All'orso paion belli i suoi orsacchiotti
Güzellik, bakanın gözündedir.

Evlenmek için gurbete giden ya aldatacak ya aldanacaktır.

JAPON

Tanrı'yı bir ısırgan otunda da bulabilirsiniz.

Tek oku kırmak kolaydır, ama bir deste kırılmaz.

Yalan dört nala gider. Hakikat ise adım adım yürür, fakat yine de vaktinde yetişir.

Pirincin içindeki siyah taşlardan korkma beyaz olanlardan kork.

Kör bir dilenci de hiç olmazsa çiçeklerin kokusunu duyar.

İlk karını sana Allah, İkinci karını insanlar, üçüncüsünü ise şeytan gönderir.

Sis yelpaze ile dağıtılmaz.

Dürüstlük en iyi siyasettir.

Müzik değiştiğinde dans da değişir.

Bir dostunuz, yemiş bahçesini geziyorsa, dalgın görünmeniz en büyük nezakettir.

Üç taşınma bir yangına bedeldir.

BiDünyaSöz

Tüm dünyadan özel olarak seçilmiş ata sözleri ve deyişler...

İTALYAN . . . ALMAN . . . YUNAN . . .
. . . FRANSIZ . . . İNGİLİZ . . . ARAP
İSPANYOL . . . KIZILDERİLİ . . . RUS . . .
. . . ÇİN . . . JAPON . . . AMERİKAN

ALMAN

Tanrı karıncayı yok etmek isteyince, ona kanat takar.

Rica daima sıcak, teşekkür daima soğuktur.

Kargalarla yarenlik eden güvercinin tüyleri beyaz kalır, ama kalbi kararır.

Gözler kendilerine, kulaklar başkalarına inanırlar.

Göz mideden büyüktür.

Jeder ist seines Glückes Schmied
Herkes kendi kaderinin demircisidir.

Balıklar oltayla, insanlar tatlı dille avlanır.

Korkak olduğunu bilmeyen herkes cesurdur.

Yemek pişirmek eski tavalar ile öğrenilir.

Kadın, çalındıktan sonra duvara asılacak bir keman değildir.

Parlayan her şey altın değildir.

Aslan bile kendini sineklerden korumak zorundadır.

İtimat kontrole mani değildir.

Ufak hırsızlar asılır, büyük hırsızlar serbest bırakılır.

Aşkta ve savaşta her şey mübahtır.

Steter Tropfen höhlt den Stein.
Sürekli damla taşı deler.

Bescheidenheit ist eine Zier, doch weiter kommt man ohne ihr
Alçak gönüllülük süstür, fakat onsuz daha başarılı olunur.

Auf alten Pfannen lernt man kochen
Yemek pişirmek eski tavalar ile öğrenilir.

FRANSIZ

Mezarlıklar vazgeçilmezlerle doludur.

Bütün servetini yitiren kişi önemli bir şey yitirmiştir, sağlığını yitiren çok şey yitirmiştir, onurunu yitiren pek çok şeyini yitirmiştir, umudunu yitiren kişi ise her şeyini yitirmiştir.

Aşk için dökülen gözyaşı ve savaşta akan kana bedel biçilmez.

Güzellik, doğanın kadınlara verdiği ilk armağan, aynı zamanda geri aldığı ilk şeydir.

Bir atı suya götürebilirsiniz ama ona zorla su içiremezsiniz.

Adalet yorumlarımız saatlerimize benzer. Hepsi farklılık gösterir ve herkes kendininkine itimat eder.

Başarının %5'i yapmayı bilmekten, %95'i yapabilmekten oluşur.

Babalar, doğanın yarattığı bankerlerdir.

Bir yanlışı haklı çıkarmaya çalışmak, onu iki kat büyütür.

Büyük zekalar birlikte düşünürler.

En düzgün işleyen saat midedir.

Fırsatlar çıkmadıkça kabiliyetler pek az işe yarar.

Pırıl pırıl gökkuşağını görmek için önce yağmuru yaşamak gerekir.

Temiz bir vicdan kadar yumuşak bir yastık yoktur.

İspanyol ineği gibi Fransızca konuşma.

İNGİLİZ

Sağır bir koca ile kör bir karı her zaman mutlu bir çifttir.

Words cut more than swords
Kalem kılıçtan keskindir.

Birds of a feather flocks together
Her kuş kendi türüyle uçar.

Don't count your chickens before they are hatched
Yumurtalarını tavuktan sayma.

Don't burn your brigdes behind you.
Ardındaki köprüleri asla yakma

Ucuz şey alabilecek kadar zengin değilim.

Kör ata ha göz kırpmışsın, ha başını sallamışsın.

It's raining cats and dogs.
Kedi köpek yağıyor.

Kadınlar gülebildikleri zaman gülerler, istedikleri zaman ağlarlar.

Şöhret kabiliyetin gölgesidir.

Cahil kral taç giydirilmiş eşektir.

Good luck in cards, bad luck in marriage
Kumarda kazanan aşkta kaybeder.

Don't throw the baby out with the bath water.
Banyodaki suyla birlikte bebeği de atma.

İSPANYOL

a caballo regalado, no le mires el dentado
Hediye atın dişlerine bakılmaz.

Arının yediği bala dönüşür, örümceğin yediği ise zehire.

Sahibi çok olan eşeği sonunda kurtlar yer.

Bir kadına yapmaması gerekenleri söylemek ona neler yapabileceğini göstermektir.

Köpekle yatan pireyle kalkar.

Don Kişot olmak için yola çıkan pek çok insan evine Sanco Panco olarak döndü.

Budalalar pazara gitmeseydi, çürük mallar satılmazdı.

Rüzgâra tüküren yüzüne tükürür.

Bekâr tavus kuşudur, nişanlı aslan, evli de koyun.

el saber no ocupa lugar
Bilgi yer kaplamaz.

cada cual sabe donde le aprieta el zapato.
Herkes kendi ayakkabısının neresinin sıktığını bilir.

tienes ojos de cordero degollando
Kesilen kuzunun gözlerine sahipsin.

YUNAN

Seven de kalp, nefret eden de.

Aşılmış adamın evinde ipten bahsedilmez.

Acıkmayan insan, ekmeğin ne olduğunu bilmez.

Cehenneme giden yolda yürümek kolaydır.

Hamur yoğurmak istemeyen, beş gün un elermiş.

Dilencinin torbası deliktir.

Hak yenir ama hazmedilmez.

Kim kıskanırsa kördür, kim nefret ederse sağırdır, kim kızarsa topaldır, yalnızca kim severse onun her şeyi tamamdır.

Taş da yumurtanın üstüne düşse, yumurta da taşın üstüne düşse, olan yine yumurtaya olur.

Ne aradığını bilmeyen bulduğunu anlayamaz.

Şapkası dar gelen, başım büyük sanır.

Tilkiler çok şey bilirler, fakat kirpiler de bir şeyi çok iyi bilirler.

RUS

Şanslıların horozları bile yumurtlar.

Akıl doğuştandır, aptallık öğrenilir.

Sen kendini övmezsen kimse seni övmez.

İnsanı elbisesine göre karşılar, bilgisine göre uğurlarlar.

Savaşa giderken bir, denize girerken iki, evlenirken üç defa düşün.

Kartal sinek yakalamaz.

Acele hareket yalnızca sinek yakalamaya yarar.

Çirkin kadın yoktur; az votka vardır.

Balyoz camı paramparça eder, ancak çeliği en sağlam hale getirir.

Dikkatsiz insan, ormanda yürür de, yakılacak odun görmez.

Her gün traş olmaktansa senede bir kez doğurmak daha iyidir.

İki tavşanı birden yakalamak isteyen hiç tavşan yakalayamaz.

Karanlık bir odada siyah bir kediyi aramak zordur. Hele öyle bir kedi yoksa daha da zordur.

Köpek kadından akıllıdır: sahibine havlamaz.

Kurtlarla arkadaş ol ama elinden baltayı bırakma.

Her ne kadar zaman zaman tavuklardan daha alçakta uçuyorsa da, tavuklar hiç bir zaman kartal yükseldiğinde uçamazlar.

Eski dost iki yeni dosttan iyidir.

Tanrıya dua et, ama bir yandan da küreklere asıl.

Hastaya altın yatak bile yardım etmez.

Bekâr erkek dünyadaki bütün kadınlara âşık olabilir, evli bir erkek bir kadın dışında bütün kadınlara âşık olabilir...

Hiç kimse işsiz değil, fakat hiç kimse çalışmıyor. Hiç kimse çalışmıyor, fakat herkese ücret ödeniyor. Herkese ücret ödeniyor, fakat satın alacak bir şey yok. Satın alacak hiçbir şey yok, fakat herkes ihtiyacını karşılıyor. Herkes ihtiyacını karşılıyor, fakat herkes şikâyet ediyor. Herkes şikâyet ediyor, fakat ne zaman oy kullanma zamanı gelse herkes evet diyor.

Kurtlarla arkadaş ol, yalnız elinden baltayı bırakma.

Onlar bize ödüyor gözüküyorlar, bizler de çalışıyor gözüküyoruz.

Uyuyan tilki rüyasında tavuk görür.

AMERİKAN

Dün tecrübedir öğren, yarın tahmindir planla, bugün fırsattır kullan.

Biri sana eşek derse umursama, lakin 5 kişi sana eşek derse git kendine bir semer al.

Tavukla tartışan solucan yanılır.

Karanlığın en fazla arttığı an güneşin doğacağı zamandır.

Bütün acılara dayanılır; yeter ki kan, para ve petrol olsun.

Hayal ettiklerinize belki kavuşamazsınız ama hayal etmediklerinize hiçbir zaman kavuşamazsınız.

Talih elinize bir limon verirse, onunla limonata yapmayı başarabilmelisiniz.

Endişe hastalıktan daha çok insan öldürür.

Bir cümlenin ortasında 'ama' ya da 'fakat' varsa o cümlenin baş tarafına pek önem vermeyin.

Sanatçı olacaksan muhakkak ekmek paranı çıkartacak bir işin olmalı.

Bir damla bal bir galon ziftin çekemeyeceği sinekleri toplar.

Rüzgâr uygun eserse hindi bile uçar.

Domuzla güreş tutma, her ikinizde çamur içinde kalırsınız ve domuz bundan hoşlanır.

Akılsız para kazanabilir ama parayı yerinde sarf etmek için akıllı olmak gerekir.

Tek aleti çekiç olan, her şeyi çivi zanneder.

Balık ve konuk üç günde kokar.

Altın ateşle, kadın altınla, erkek kadınla imtihan edilir.

Balayı, genç gelinin omzunuzda ağlamayı bırakıp; ensenizde boza pişirmeye başladığı gün biter.

Ne yaparsanız yapın, bu köpek o hardalı yemez. Öyle birşey yapmalısınız ki, kendisi istemeli o hardalı yemeyi.

Bir plandan mahrumsan, başkalarının planının parçası olursun.

Bir kadının yüzündeki ifade, sırtındaki elbiselerden daha mühimdir.

Birleşmek başlangıçtır, birliği sürdürmek gelişmedir; birlikte çalışmak başarıdır.

Çaydanlık bakmakla kaynamaz.

Eski zaman genç kızı, utanınca kızarırdı; şimdiki genç kız, kızarınca utanıyor.

Kaybetmekten yılmayan, kazanmanın eşiğindedir.

Komşunu sev, ama bahçe duvarını yıkma.

Odununu kendi kesen, iki kere ısınır.

Sır dolu kalp zindan, kalbin sahibi gardiyandır.

Talih bir defa güldü mü, talaşla beyin arasında fark yoktur.

Zorluk seni zorlayıncaya kadar, sen zorluğu zorla.

Ağaç diken, kendinden başkasını da sevdiğini gösterir.

KIZILDERİLİ

Avlayacaksan en zayıf geyiği avla, çünkü sağlam olanlar yeni neslin devamını sağlayacaktır.

Tanrı büyüktür ama orman daha büyüktür.

Su gibi olmalıyız. Her şeyden aşağıda, ama kayadan bile kuvvetli.

Ağlamaktan korkma! Zihindeki ıstırap veren düşünceler gözyaşı ile temizlenir.

Dur, dinle. Hep konuşursan hiç bir şey duyamazsın.

Gözlerde yaş yoksa ruh gökkuşağına sahip olamaz.

Bir düşman çok, yüz dost azdır.

Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.

Tanrı'nın kelimeleri meşe yaprağı gibi sararıp düşmez: çam yaprağı gibi ilelebet yeşil kalır.

Aşkı tanıdığında, Yaratıcıyı da tanırsın.

Barış ve mutluluk her anda mevcuttur. Barış ve mutluluk her adımdadır. Ruhun meseleleri için siyasi çözümler yoktur.

Düşmanımı cesur ve kuvvetli yap! Eğer onu yenersem utanç duymayayım.

Bir kere "Al şunu" demek, iki kere "Ben vereceğim" demekten iyidir.

Biz ağaçlara zarar vermek istemeyiz. Ne zaman onları kesmemiz gerekse, önce onlara tütün ikram ederiz. Odunu asla ziyan etmeyiz, lazım olduğu kadar keser, kestiğimizin hepsini kullanırız. Eğer onların hislerini düşünmez ve kesmeden önce tütün ikram etmezsek, ormanın diğer bütün ağaçları gözyaşı dökecektir, bu da bizim kalbimizi yaralar.

Bütün Kızılderililer her yerde durmadan dans etmelidir. Önümüzdeki ilkyaz Yüce Ruh gelecek.
Bütün av hayvanlarını geri getirecek. Avdan geçilmeyecek bu topraklarda. Bütün ölü Kızılderililer geri gelecek ve yeniden yaşayacaklar.

Doğum yapan her şey dişidir. Kadınların ezelden beri bildiği kâinatın dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere değişmeye başlamış olacaktır.

Dünyadaki her şeyin bir sebebi vardır. Her bitki bir hastalığı tedavi etmek için büyür. Ve her insan bir görevle yaratılmıştır.

Eğer herkes bir başkası için bir şey yaparsa dünyada ihtiyaç içinde kimse kalmaz. Sadece bir kişiye yardım et! Şimdiki usul bu değil ama inanıyorum, insanlar bu yolu öğrenecekler.

Eğer sorsanız: 'Sessizlik nedir?' Cevap veririz: O Büyük Ruh' un sesidir. Yine sorsanız: 'Sessizliğin meyveleri nelerdir?' Cevap veririz: Kendi kendini kontrol, gerçek cesaret demek olan metanet, sabır, vakar ve saygı.'

Fakir olmak, şerefsiz olmaktan daha küçük bir meseledir.

Gözün ile değil, yüreğin ile hüküm ver.

Günümüzde insanlar bilgiyi arar oldu, hikmeti değil. Halbuki bilgi mazidir, hikmet ise istikbal.

Hayvanlar olmadan insanlar nedir ki? Eğer bütün hayvanlar kaybolup giderse insanoğlu büyük bir ruh yalnızlığı içinde ölecektir. Hayvanlara ne olduysa insanlara da aynısı olur. Her şey birbirine bağlıdır. Yerkürenin başına gelen, yerkürenin çocuklarının da başına gelecektir.

Her şey halkadır. Her birimiz kendi hareketlerimizden sorumluyuz. Hepsi döner dolaşır, bize geri gelir.

Her birimizin farklı bir rüya gördüğünü hatırlatmakta fayda var.

İhanet arkadaşlık zincirini karartır, fakat vefa onu her zamankinden parlak yapar.

İlkbaharda usul usul yürü; toprak ona hamiledir...

İnsan tabiattan uzaklaştıkça kalbi katılaşır.

İnsanın gözleri öyle kelimelerle konuşur ki dil onları telaffuz edemez.

Kehanet, muhtemel bir olayı kesin bir bakış ile görmekten başka şey değildir. Hava ya bulutlu olacaktır, ya da güneş açacaktır.

Nimet de külfet de 'Büyük Ruh' un elindedir. Bazen onun külfeti bizi nimetinden daha fazla akıllandırır.

Ölüler güç ve bilgilerini beraberinde götürmez, yaşayanlara ilave eder.

Senin vicdanın senden başkasını temsil edemez.

Sevgi ile yorulmadan ilerleriz. Sevgi ile sadece onunla başkaları için fedakârlık yapabiliriz.

Şeytan hakkında konuşmayın. Gençlerin kalbinde merak uyandırır.

Üç barış vardır: Birinci barış, en önemli barıştır. İnsan ruhundadır o. İnsan, kâinatla ve kâinatın bütün güçleri ile olan ilişkisini, beraberliğini fark ettiğinde, kâinatın merkezinde Büyük Ruh'un durduğunu ve bu merkezin her yerde, her birimizin içinde olduğunu fark ettiğinde birinci barış sağlanmıştır. Bu gerçek barıştır, diğerleri sadece bunun akisleridir. İkinci barış iki fert arasında olan barıştır. Üçüncü barış ise iki millet arasında yapılır. Fakat hepsinden önce,anlamalısınız ki 'gerçek barış' dediğim birinci barış, insanın ruhundaki barış yoksa ne fertler ne de milletler arasında barış olabilir.

Yağmur iyilerin üzerine de yağar, kötülerin de.

Yapmamız gereken: her şeyi eski sadeliğine döndürmektir, böylece bozulan düzenimiz yeniden kurulacaktır.

Yaşlılık ölüm kadar şerefli değildir. Yine de çok kimse onu ister.

İhanet arkadaşlık zincirini karartır, fakat vefa onu her zamankinden parlak yapar.

Kaybetmeyi ahlaksız bir teklife tercih et. İlkinin acısı bir an, diğerinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer.

Kullanılmayan bilgi kötüye kullanılıyordur.

Uzak mesafeden cesur görünmek kolaydır.

ÇİN

Bir civi kaybolursa bir nal kaybolur.
Bir nal kaybolursa bir at kaybolur.
Bir at kaybolursa bir suvari kaybolur.
Bir suvari kaybolursa bir savas kaybolur.

Hiç kimseyi işaret parmağınızla göstermeyin; çünkü üç parmağınız her defasında kendinizi gösterir!

Mahallenin bütün köpekleri aynı anda havlıyorsa mutlaka bir sebebi vardır.

Mutlu olmayı yarına bırakmak, karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer. Nehir asla durmaz.

iki efendisi olan köpek açlıktan ölür.

Ahmakların zenginligi isbat ediyor ki, zenginlikteki faziletin bir anlamı yoktur.

Aşırı kalabalık tavuk kümesi normalden az yumurta üretir.

Ancak durgun su, yıldızları yansıtır.

Akıllı bir adam yalnız kendi tecrübelerinden, çok akıllı bir adam başkalarının da tecrübelerinden yararlanır.

Ağaç ne kadar yüksek olursa olsun, yaprakları yine de yere dökülür.

Akıllı adam deliyi azarlamaz.

Açlık yemekle, bilgisizlik okumakla giderilir.

Ağaç yıkılınca gölge olmaz.

Başarı belki insana çok şey öğretmez, fakat başarısızlık çok şey öğretir.

Bir kere kaplanın sırtına bindin mi inmek zordur.

Bir yıllık varlık istersen buğday, on yıllık varlık istersen ağaç, yüz yıllık varlık istersen insan yetiştir.

Bir anlık hiddet sırasında sabırlı olursanız, yüz günlük kederden yakayı kurtarırsın.

Başkalarını affet, ama kendini asla.

Başarmak istersen üç yaşlıdan öğüt al.

Dünyada kusursuz iki insan vardır. Biri ölmüştür, öteki ise doğmamıştır.

Derin olan kuyu değil kısa olan iptir.

En fazla ileriye giden ok, en çok geriye çekilmiş yaydan çıkar.

Fısıldanan sözler, çok kere yüksek sesle söylenenden daha uzağa giderler.

Gül sunan bir elde daima bir miktar gül kokusu kalır.

Gelin ne kadar hamarat olsa da pirinç yoksa pilav yapamaz.

Hançer gibi bir dile fakat pamuk gibi bir yüreğe sahip ol.

İyi cins ata hafif bir darbe, akıllı insana da ufak bir söz ya da işmar yeterlidir.

Kimse boğulma ihtimalinden dolayı yemek yemeyi bırakmaz.

Köşeye sıkışınca bir tavşan bile ısırır.

Kadına inanan, kendini aldatır. İnanmayan da kadını aldatır.

Nasıl yapabileceğini bilmek, yapmaktan daha zordur.

Önünden gelen bir mızraktan korunmak kolaydır fakat arkandan atılan oktan korunamazsın.

Satın alırken kulaklarını değil, gözlerini kullan.

Sıcak, herkese aittir; soğuk, insanın elbisesine göre değişir.

Sakın bir kaplanın kuyruğundan tutmayın, tutarsanız da sakın ama sakın bırakmayın.

Zenginlik gübredir. Yalnızca saçıldığında yararlı olur.

ARAP

Çiçeğe her gün bakarsanız büyüdüğünü göremezsiniz.

Kadın gölge gibidir, kendisini takip edenden kaçar, önünden gidenin arkasından koşar.

Kişiye, düşmanlarının namlarına göre değer biç.

Bir kere olan bir şey bir daha olmaz, ama iki kere olan şeyin mutlaka üçüncüsü de olacaktır.

Aç eşek semerini de yer.

Ağaç ve kitabın yaprağı ne kadar çoksa, meyvesi o kadar az olur.

Ağızla göz yüreğin aynasıdır.

Allah’ın gülü dikenli yarattığına hayret edeceğiniz yerde, dikenler arasında gül yarattığına hayret ediniz.

Ay çıkınca yıldızların ne yararı olur.

Beni anla da istersen öldür.

Bir baba kudretinden aşağı derecede, çocukları kudreti nispetinde, kadını da kudretinin fevkinde giyinmelidir.

Bir şey yapmak isteyen yolunu bulur bir şey yapmak istemeyen nedenini bulur.

İki karısı olan erkek, iki ateş arasında kalan birine benzer. Hangi yana sokulsa yanar.

Kabahatini itiraf ederek affını iste;zira bir suçu gizlemek o suçu ikileştirir.

Kadın, kokusunu yalnız tenhada veren bir çiçektir.

Kitap, insanın cebinde taşıdığı bir bahçe gibidir.

Konuşulanlar kalpten çıkarsa kalbe kadar girer, ama dilden çıkarsa kulağı aşamaz.

Mide boş sağlık düzgün, kese boş ahlak düzgün.

Mide hastalığın evi, perhiz tedavinin başıdır.

Sağlığı olanın umudu, umudu olanın her şeyi var demektir.

Sanat,sırrını bilenler için bir tutam otun altında saklıdır. Bu sırrı bilmeyenler onu, bir dağın altında sanırlar.

Sır, saklarsan esirin, kaybedersen efendindir.

Söz kalpten çıkarsa kalbe kadar gider, dilden çıkarsa kulağı aşamaz.

Talihsizlikler, meziyetleri imtihan eder.

Yiğit harpte, dost dertte, olgun adam hiddette belli olur.

Yılanın ısırdığı kedi, ip görse yılan sanıp kaçar.

Her şeyi anlamaya çalışan, kahrından ölmeyi de göze almalı.

DANIEL DEFOE

Hakikati bulan, başkaları farklı düşünüyorlar diye, onu haykırmaktan çekiniyorsa, hem budala, hem de alçaktır. Bir adamın benden başka herkes aldanıyor demesi güç şüphesiz; ama sahiden herkes aldanıyorsa o ne yapsın?

Adalet, haksız olana haksızlık gibi gelir. Çünkü her insan kendi gözünde suçsuzdur.

İnsanlar hatalarını mutluyken değil ancak mutsuzken anlar.

Açlık, ne dost, ne akraba, ne insanlık, ne de hak tanır.



ADALET

J. AMYOT
Adaletin hâkim olduğu yerde, silahın yeri yoktur.

JOHN WEBSTER
Adaletin kılıcı ile vuran kol, ne kadar zayıf olursa olsun, gene kuvvetlidir.

PASCAL
Adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de adaletli olmaları gerekir.

Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir.

M. GANDHI
Adaletsiz rejimi, adaletle yıkınız.

Haksızlığa sapıp bütün insanların senin peşinden gelmeleri yerine, adaletli davranıp tek başına kalman iyidir.

EFLATUN
Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir.

F. BACON
Adaletsizlik hükme acılık, geciktirme de tatsızlık verir.

WILLIAM WATSON
Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun.

KONFUÇYUS
Devletin hazinesi adalettir.

Bir ülkede adaletin varlığı kişinin kendini özgürce ifade etmesinden anlaşılır. Bir ülkede adaletsizliğin varlığı ise kişilerin başına buyruk davranışından anlaşılır. İyi insanlar sorunları önlenmek için çaba sarf ederler.

Eğitimli insanlar adaleti ilke edinir ve ona sadık kalırlar.

W. SAVAGE LANDOR
Geç kalan adalet, adaletsizliktir.

A. B. MERVAN
İnsanın en büyüğü, en yüksek mevkide iken tevazu gösteren, kudret sahibi iken affeden ve kuvvetli olduğu vakit adaletle hareket edendir.

V. HUGO
İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmak.

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN
Kılıcın yapamadığını adalet yapar.

JOSEPH JOUBERT
Kuvvetsiz adalet ve adaletsiz kuvvet iki büyük felakettir.

TİMURLENK
Memleketler kılıçla alınır, lakin adaletle muhafaza edilir.

ALAIN
Silahlı adalet, en kötü adaletsizliğe bedeldir.

ARİSTOTELES
Zayıf, daima adalet ve eşitlik ister, hâlbuki bunlar kuvvetlinin umurunda bile değildir.

Adalet ilkin devletten gelmelidir. Çünkü hukuk, devletin toplumsal düzenidir.

W. S. LANDOR
Geciken adalet adaletsizliktir.

G. CLEMENCEAU

Adaletsiz bir ülke mezbahadan başka bir şey değildir.

FARABİ
Sevginin kurduğu devleti adalet devam ettirir.

FRANSIZ
Adalet yorumlarımız saatlerimize benzer. Hepsi farklılık gösterir ve herkes kendininkine itimat eder.

KENAN EVREN
Adalet yerini bulsun diye bir sağdan bir soldan asıyorduk.

MALKOLM X
Ben gerçeğin peşindeyim, kimin söylediği önemli değil. Ben adaletin peşindeyim, kim için veya kime karşı olduğu önemli değil.

Kimse sana özgürlük veremez. Kimse sana eşitlik veya adalet veya başka birşey veremez. Eğer adamsan, sen alırsın.

BERNARD SHAW
Kaplan adamı öldürmek isterse adı vahşilik, adam kaplanı öldürmek isterse adı spor olur. Suç ile adalet arasındaki fark da bundan büyük değildir.

MARCUS TILLIUS CICERO
Adalet hissi insanlarda doğuştan mevcuttur.

VOLTAİRE
İnsanlığın en güzel görevi adalet dağıtmasıdır.

SIGMUND FREUD
Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun.

Medeniyetin ilk şartı adalettir.

GEORGE HERBERT
Adaletin değirmeni yavaş döner, fakat iyi döner.

LA ROCHEFOUCAULD
İnsanların çoğunda adalet sevgisi, adaletsizlik korkusu yüzünden vardır.

LUCİUS ANNAEUS SENECA
Tek taraf dinlenerek verilen kararlar doğru olsa bile adaletli olmaz.

DAVID HUME
Kapıyı açtığınızda karsınızda gördüğünüz kişi, kapıya vuran olmayabilir.

Adaletin üç temel ilkesi vardır; mülkiyetin istikrarlı olması, mülkiyetin ancak mutabakat ile transfer edilebilmesi ve verilen sözlerin yerine getirilmesi... Eğer mülkiyet istikrarlı değilse daimi savaş olur. Eğer mülkiyet mutabakat sonucunda transfer edilmezse ticaret olmaz. Sözler tutulmazsa o zaman da birlik olmaz.

ALBERT CAMUS
Adalet olmadan düzen olmaz.

Mutluluk şansı olmasaydı, adaletin hali ne olurdu.

ÖMER HAYYAM
Adalet evrenin ruhudur.

***

adaletle tartılsaydı dünyada feleğin işi
ölçülüp biçilseydi beğenilirdi dünyanın tüm işleri.
adaletle yürürdü evrendeki tekmil işler hızla;
o zaman erdem ehlinin hatırı acaba hiç incinir miydi?

GEORGES CLEMENCEAU

Amerika uygarlık sürecinden geçmeden barbarlıktan yozlaşmaya geçen tarihteki tek ülkedir.

Adaletsiz bir ülke mezbahadan başka bir şey değildir.

Savaş, generallere bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.

Sevişmenin en güzel ani, merdivenlerden çıkıldığı andır.

ATİLLA



Gücünü artırıyorsan artır, artıramıyorsan hasmının zaaflarını kolla!

Düşmanın büyüğü küçüğü olmaz. Üç beş atlıyı bile hafife alma!

Savaş ya da anlaşmaya başlamadan önce, tüm olasılıkları gözönüne almak akılılıktır. Bunları iyice düşünün. Hareketlerinizin doğuracağı sonuçları gözden geçirin. Böylece en kötü duruma hazırlıklı olursunuz.

Düşmanınızın zayıf yönlerini kendi avantajınıza kullanın. Öte yandan düşmanınız çok güçlüyse, geri çekilin ve onu fethedeceğiniz gün yeniden harekete geçin.

Düşmanın uygulayacağı yeni taktiklere hazırlıklı olmalıyız. Onu yakından izlemeli, zekamızı kullanarak başvurabileceği olası yöntemleri değerlendirmeliyiz.

Amaçsız bir Hun, amacına ne zaman ulaştığını asla bilemez.

Yüzeysel amaçlar, yüzeysel sonuçlar doğurur.

Liderler, Hunlara yön vermeli, onların amaçsız kalmalarına asla izin vermemelidir.

İleriyi görebilme, enerji, tek amaca bağlılık, Hunların seçimi ve kullanımı, çabalara değecek bir hedefe bağlılık mükemmel bir komutanın özellikleri haline gelir.

Hunlar ancak kazanabilecekleri savaşlara girmelidirler.

Rekabetçi ruhu olmayan lider zayıftır ve en ufak sorun karşısında kolaylıkla pes eder.

Ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun, düşmanınızın gücünü hafife almayın, bir gün zararınıza olabilir.

Komutanların daima yüksek amaçları olmalıdır; bunlar sıradan olan şeylerin güvenliğine sığınmadan, kendilerini farklı kılacak şeylerin peşinde olmalıdırlar.

Ava çıkınca avlanmaya hazır olun. Yanınıza en iyi ok ve yayınızı alın. Ormanda hayvanları kovalarken size en uygun olan giysileri giyin.

Akıllı lider cevabını duymak istemediği soruyu asla sormaz!

Ben ve milletim tanrının kırbacıyız. Tanrı kendi yolundan çıkanları cezalandırmak için bizi gönderir.

Ya birgün yerime otururlarsa endişesi ile becerikli insanların önünü tıkama!

THOMAS HOBBES

İnsan insanın kurdudur.

Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi bir başkasına da yapmayınız.


Yaşamımın tek ihtirası korku oldu.

Herkesin kötü olduğu yerde, kötülerin en güçlüsü herkes için en iyi olandır ve bu en güçlü kötü, gücü ne denli kendi elinde toplayabilirse, işte o ölçüde de herkesi -iyi değil, ama- 'kötü olmayan' hale getirmiş olacaktır.

İnsanlar kendilerini ve kendilerine yakın olan insanları diğer insanlara göre daha yetenekli, bilgili ve daha kâmil sanırlar. Bu gerçek değildir ve bütün insanlar eşittir.

Büyük halkların büyüklüğü ancak kendilerinden küçük olan halklara yardımlarıyla ölçülür. Onların uyguladığı şiddet, baskı ve kötülük büyüklükleri oranında abartılır, çünkü onlar bu uygulamalara en az ihtiyacı olanlardır. Büyüklere karşı bu taraflı yaklaşımın sonuçları böyle ortaya çıkar. Dokunulmazlık kibir demektir, kibir de nefret; nefret ise bütün baskıcı büyüklüğün aşağı alınma mücadelesini doğurur.

Görünmeyen şeylere duyulan korku, herkesin kendi içinde din diye bellediğinin doğal tohumudur.

Eğer bir insan size tanrı ineği konuşturdu derse ve siz de ona inanmazsanız aslında bu sizin tanrıya inanmadığınızı değil o lafı konuşan kişiye inanmadığınızı gösterir.

Her suçun kökeni, ya algıdaki bir sorun; ya sebeplendirmedeki bir sorun; ya da ani bir tutku nöbetidir.

Bilim sonuçlar bilgisi ve bir gerçeğin bir diğerine bağımlılığıdır.

Evren, yani olan her şeyin toplamı, cismanîdir, yani 'beden'dir, ve büyüklük, uzunluk, genişlik ve derinlik boyutlarına sahiptir. Evrenin her parçası 'beden'dir, ve 'beden' olmayan bir şey, evrenin parçası değildir. Ve evren her şey olduğuna göre, onun parçası olmayan şey hiçbir şeydir, dolayısıyla hiçbir yerdedir.

Niye arılar ve karıncalar gibi işbirliğine gidemiyoruz?

Başkaları da barıştan yana iken, kendisini korumak isteyen biri, her şeye hakkı olduğunu dile getirmesinin zorunlu olduğunu düşünecektir. Ve öteki insanlara karşı özgürlükle öylesine doyuma ulaşacaktır ki kendisine karşı çıkmalarına bile izin verecektir.

İnsanlar kargaşa durumuna düşmektense, tiranlığı tercih eder.

ERKEKLER

OSCAR WILDE
Bir kadın, eski kocasından nefret ettiği için yeniden evlenir; bir erkekse eski karısına tapındığı için. Çünkü kadınlar şanslarını denerler, erkekler şanslarını tehlikeye atarlar.

Erkekler güzel şeyler söylemeyi bırakınca, onları artık düşünemez de olurlar.

Erkekler hayatı çok erken, kadınlar çok geç tanırlar.

Erkekler kadınların ilk aşkı, kadınlarsa erkeklerin son aşkı olmak isterler.

Erkekler kendilerini yorgun hissettikleri için, kadınlar ise meraktan evlenirler. İkisi de hayal kırıklığına uğrar.

Kadınlar kulaklarıyla severler ,erkekler gözleriyle..

Kadınlar,maddenin akıl önünde zaferini temsil ederler;erkeklerse,aklın ahlak karşısındaki zaferini temsil eder.

BERNARD SHAW
Erkekler yarım düzine plağı olan bir gramafon gibidirler. Kısa sürede bu plakların tümünden bıkarsınız; ama her konuk geldiğinde masada oturup onları bir daha dinlemek zorunda kalırsınız.

HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
Eğer erkekler karılarını aldatmanın yolunu bilmeseydi dünyada verem olmayan kadın kalmazdı.

KIZILDERİLİ
Doğum yapan her şey dişidir. Kadınların ezelden beri bildiği kâinatın dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere değişmeye başlamış olacaktır.

MARCUS TILLIUS CICERO
Erkekler şaraba benzer. Geçen yıllar kötülerini eskitir, iyilerini olgunlaştırır.

GOETHE
Erkek yaşlanır, kadınlarsa değişir.

Erkeklerin aklı, ev kadını arar, ama kalbi ve hayal gücü başka özellikler peşindedir.

VEHBİ KOÇ



Yatırım yapacaksan arsa al. Arsa altındır. Üstüne bina yaparsan gümüş olur. İçine de kiracı sokarsan teneke...

Bak oğlum bir çift çorap bile götüremedim...

Başarı, başkalarının geçirdiği tecrübelerden yararlanmaktır.

VLADIMIR PUTIN



Uzakdoğu sporları size muhatabınıza saygı duymayı öğretir.

İran gaz keserken Türkiye’ye taahhüt ettiğimizden fazla gaz verdik, onları gaza boğduk.

Fabrika sahipleri ve büyük patronların imzalamaya yanaşmadıkları işçilere yönelik anlaşma neticesinde, görüşmelere direk müdahale ederek şu sözleri sarf etmiştir: "Neden herkes benim geleceğimi öğrenince hamamböcekleri gibi dolaşmaya başladı? Neden daha önce karar almadınız?" . . . "Sizin bencilliğiniz ve cimriliğiniz beni buralara kadar getirdi. Ya paralarını ödersiniz ya da fabrikalarınızı millileştiririm"

Larry King: Denizaltıya ne oldu?
Vladimir Putin: Battı.

Moshe Katsav için; “10 kadının ırzına geçti, doğrusu bunu ondan beklemezdim, hepimiz için sürpriz oldu. Ona imreniyoruz.” demiştir.

Rusya teröristlerle anlaşmaz, onları yok eder.

YILMAZ ÖZDİL




Türkiye’den sıkıldığım zaman, İzmir’e giderim ben.

* * *
Fatih sultan meeee-hmet köprüsü... adlı yazısından;
yanımda gıcır gıcır range rover
var, 250 bin dolar, gidemiyor...
onun yanında üçüncü el spring
var, 5 bin lira, gidemiyor...
mao bile sağlayamadı bu eşitliği!

* * *
... a benim bidon kafalım?
Şimdi iyi dinle...
Yap elini yumruk.
Şeytan kulağına kurşun der gibi vur bakayım kafana iki defa...
Ne duydun?
"donk donk" di mi?
(Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy verenlere hitaben)

* * *
Tatilden döndüm... "Kürtçe" başlıklı bir yazı yazdım. Bugün çıkacaktı.

Şöyle başlıyordu:

"Kimimiz Türk, kimimiz Kürt, kimimiz Laz, kimimiz Çerkez... Yahudimiz, Rumumuz, Ermenimiz, Rus gelinlerimiz, Alman damatlarımız; uzatmayayım, ’mozaik’ derler, değiliz aslında, ’ebru’yuz, koskoca bir aileyiz... Ve ortak bir vatanımız, ortak bir resmi dilimiz var bizim; Türkçe... Bizi, biz yapan…"
Şöyle devam ediyordu:

"Dünyaya entegreyiz; İngilizce de öğreniriz, Japonca da... Elbette, anadilini de, mesela Kürtçeyi de öğrenmek en doğal hakkıdır yurttaşların... Ama bu doğal hakkı, ’açılım’ adı altında, ’resmi dil’ haline dönüştürmeye çalışmak, bizi biz olmaktan çıkarmaz mı? ’Bizi bize yabancı’ hale getirmez mi? İki lisanlı toplum olursak eğer... Birlikte yaşamak isteyen, sorunlarını konuşa konuşa çözme iddiasında olan, ancak, birbirinin dilinden anlamayan bir toplumu, hangi tutkal bir arada tutabilir?"

Ve şöyle bitiyordu:

"Silahla beceremeyen bölücülerin tuzağına düşmemeli Türkiye... Kanın durması için teröriste bile şefkat gösterilebilir; bakarsın, tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır... Fakat farklı dil, kardeşi kardeşe yabancı haline getirir ki, terörden tehlikelidir."

Yazı buydu.

Peki, "sansür" nerede? Şurada...

Yazıyı Kürtçe yazmak istedim!

Hayır... Amacım, Türkiye’nin en etkin gazetesinde ilk Kürtçe makaleyi yazan kişi olmak değildi... Yukarıdaki satırları okuyacaktınız ve anlamayacaktınız.

Amacım işte buydu.

Araya "ikinci resmi lisan" girdiğinde... Farklı etnik gruplara mensup olan, ancak, Türkçe konuşarak, Türkçe yazarak, Türkçe okuyarak "anlaşan" bir toplumun, nasıl aniden birbirine yabancılaşacağını görecektik... Kanıtı da, bu yazı olacaktı.

E hani sansür?

Buyurun... Kürtçe bilmediğim için, Türkiye Çevirmenler Derneği’ne başvurdum, "Bu yazıyı Kürtçeye çevirmek istiyorum" dedim. "Hay hay" dediler, İstanbul’daki " yeminli tercüme bürosunun telefonlarını verdiler. Aradım... "Hay hay" dediler, Kürtçe tercüman bulmak için iki gün izin istediler ve çevirme ücretinin de 180 lira artı KDV olduğunu belirttiler... "Hay hay" dedim, fatura bilgilerimi gönderdim, yazımın Kürtçe tercümesini beklemeye başladım.

İki gün sonra... Türkiye Çevirmenler Derneği’nden aradılar... "Kürtçe tercüman bulduklarını, hatta 8 tane Kürtçe tercümana başvurduklarını, ancak 8 tercümanın da bu yazıyı Kürtçeye çevirmek istemediğini" söylediler...

Allah Allah! Niye birader?

"Yazının içeriğini uygun bulmamışlar!"

(Bu arkadaşlar "yeminli" tercüman ama yeminleri bi acayip... İçeriğini beğenirlerse, tercüme ediyorlar, beğenmiyorlarsa, etmiyorlar... Sanırsın, tercüman değil, sansür kurulu!)

İşte böyle... Terör, bizi bölemez. Lisan, böler. Cart diye.

Bizi bize yabancı eder. Kanıtı da bu yazı.

YILMAZ ERDOĞAN



Biliyorum, çoğunuz iyi insanlarsınız. Bu yüzden hep kötüler kazanıyor zaten. Birçok kötü, hatta alçak tanıdım. Çoğu neşeli insanlardı. Hiçbirinde çekingen bir ruh haline rastlamadım. Kötüler atak, iyiler pısırıktır. Etrafınıza bakin, en heyecan verici, en eğlenceli insanlar hep sahtekârlardır. Hepsi paldır küldür konuşan, ağız dolusu gülen insanlardır. Çünkü sahtekâr, sempatik olmak zorundadır. İyinin böyle bir mecburiyeti yoktur. İyi; sıkıcıdır...


* * *

her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.

bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
"içinde benzetmeler olan"
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok

uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdim
gözlerinin mercan maviliğine

sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır

sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır

bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar

verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz

sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
allah'a inanmaktır

ÜLKÜ TAMER





tanrı
binbirinci gece şairi yarattı,
binikinci gece cemal'i.
binüçüncü gece şiir okudu tanrı,
başa döndü sonra,
kadını yeniden yarattı.


* * *


ÜŞÜR ÖLÜM BİLE


bir ormanda tutup onu
bağladılar ağaca,
yumdu sanki gözlerini
uyur gibi usulca
yumdu sanki uyur gibi,
gözlerini usulca..


bir soğuk yel eser,
üşür ölüm, ölüm bile.
anlatır akan kanı
beyaz sesiyle.


diz çoktüler karşısında
sonra ateş ettiler,
parçalanan yüreğine
yuva kurdu mermiler..


bir soğuk yel eser,
üşür ölüm, ölüm bile.
anlatır akan kanı
beyaz sesiyle.


"gelip kondu bir güvercin
ellerine o gece,
kırmızı bir çelenk oldu,
bileğinde kelepçe..."


bir soğuk yel eser,
üşür ölüm, ölüm bile.
anlatır akan kanı
beyaz sesiyle...


* * *


Ben sana teşekkür ederim, beni sen öptün,
Ben uyurken benim alnımdan beni sen öptün;
Serinlik vurdu korulara, canlandı serçelerim;
Sen mavi bir tilkiydin, binmiştin mavi ata,
Ben belki dün ölmüştüm, belki de geçen hafta.


Sen bana çok güzeldin, senin ayakların da.


* * *


kağıdımız çaput bizim
kefenimiz bulut bizim
mesleğimiz umut bizim
kıranlara selam olsun


* * *


içinde bir kaçakçı yaşar senin,
kayıkla dolaşır göllerinde,
beynine tabanca ve şiir satar,
o kaçakçının bakışını sakın unutma


* * *


BENİ BEKLEDİNSE


Sevda değildi bu
Sanki bir düştü
Sürecek diyordum
Sonsuza kadar


Takvim yaprağına
Ayrılık düştü
Aramıza girdi
Bu kara duvar


Beni bekledinse
Yağmurda karda
Beni bekledinse
Deli rüzgarda
Beni bekledinse
Yorgun yıllarda
Susuz yüreğimde
Çiçekler açar


Yüzün ay ışığı vuran bir koydu
Saçların gecede saman yoluydu
için güneşlerle dolu doluydu
Önce gözlerine gelirdi bahar


Beni bekledinse
Yağmurda karda
Beni bekledinse
Deli rüzgarda
Beni bekledinse
Yorgun yıllarda
Susuz yüreğimde çiçekler açar
Çorak yüreğimde çiçekler açar

İLHAN SELÇUK



Cumhuriyet gazetesinin pek çok yazarı faşizme meyilli olduklarını düşündürtecek kadar milliyetçidir.

AKP iktidarı hem Türkiye’yi faizcilikte bir numara yaparak ''Allah’a ve peygamberine savaş açmış'' hem de türban dalaveresiyle Müslümanın gözünü boyamaya çalışıyor... ey ümmeti muhammet, uyan!

Köşe yazısı yazmak; yazıyı yaşamak, devrimci uğraşın soluğunu alıp vermektir.

Türkiye’de kadın-erkek eşitliğini savunan herkes Kemalizm’e hizmet ediyor demektir...

Şeriat hukukunun içeriğinden biraz haberli olanlar, kemalizmin kaçınılmazlığını algılayabilirler...

* * *

polisler benim evimi mi aramışlardı?..
bizim evimizi mi?..
emniyet'e ben mi götürülmüştüm?..
biz mi?..
benim ifadem mi alınmıştı?..
bizim ifademiz mi?..
savcılıkta ben mi sorguya çekilmiştim?..
biz mi sorguya çekilmiştik?..
ifade ve sorgu tutanaklarındaki sıfatıyla ben mi " şüpheli " idim?..
biz mi " şüpheli " idik?..
sonra düşündüm:
çok şükür ben ben değildim..
biz bizdik...

İLBER ORTAYLI



Tarihçinin ihtisası olmaz.

“-bu böyle bilinmelidir…”

Bu coğrafyada en az milliyetçi olan Türklerdir, bundan azı da zaten kurtarmaz.

Ben 35 yaşında evlendim, 30 yaşında evlenseydim şu an bildiklerimin yarısını bilirdim, 25 yaşında evlenseydim hödük olurdum.

Osmanlı’da da içki vardı tabi onlar ağızlarıyla içerdi.

İhtilalle demokrasi öğrenmek marifet değildir.

Ruhunu ve zihniyetini fethedemediğin dünyayı bilemezsin ve dünyayı tanımak ve küreselleşmek sadece para tezgâhının başında oturup işlem yürütmekle mümkün olmayacaktır.

En utanılacak yönümüz tarih yaptığımız halde tarih öğrenmemek, tarih yazmamak konusundaki cahilce ısrarlarımız.

İslam âleminde Türkler için bir model yoktur; çünkü biz modern bir dünyada muasır bir medeniyeti hem benimsemek, hem de onunla kavga ederek tarihimizi ve kimliğimizi korumak
zorunda olan bir milletiz.

Türkler teşkilâtlanma yeteneği yüksek, askeri bir toplumdur. Yani "Her Türk askerdir" sözüne gülerler ama beğenin beğenmeyin bu doğrudur.

Cumhuriyet Türkçedir, niye Türkçedir; çünkü cumhuriyetin kökü "cumhur", cemaat anlamında "people" anlamında "congregation" anlamında bir Arapça kelimedir; ama o kelimeden cumhuriyet ve cumhuriyet rejimini türeten Türklerdir. Binaenaleyh mefhumun içerisi tamamen Türkler tarafından doldurulduğu için bu çok Türkçe bir kelimedir.

Türkiye'nin sınırları bakımından, içindeki problemleri bakımından Batı Avrupa modelleriyle benzeşir yanları yoktur.

Sokaktaki Amerikalı, Vietnam savaşını kazandık' sanıyor.

* * *

Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk'un bir kitabında kullandığı şu cümleyi:
"İmam ikindi namazı saatinde caminin balkonuna çıkarak ikindi ezanını okudu."

şöyle yorumlamıştır:
"Bir kere namazın saati olmaz, vakti olur. Saat ayrı, vakit ayrı bir kavramdır. Camilerde balkon yoktur, minarenin şerefesi vardır. Ezanı da imam okumaz, müezzin okur, o da şerefeye çıkmaz, içeriden okur. Bu örnekle de sabittir ki kişiler kendi içinden çıktıkları toplumu bilmeden bir şeyler yapmaya çalıştıklarında doğru şeyler yapmazlar, yapamazlar."

* * *

Osmanlı tarihi, açıkça söyleyelim biz Türker’in tarihidir, Türk devletinin tarihidir; ama aynı zamanda etrafımızdaki yirmi küsur devlette yaşayan onu aşkın milletin, çok dinli, çok dilli kavimlerin ortak bir tarihidir.

Bunu böyle kabul etmemiz gerekiyor. o takdirde ne Balkanlar’da, ne orta şark'ta ne de Kafkasya ve güney Rusya’da Osmanlı tarihsiz ve Türkçesiz bir tarih eğitimi yapmanın, tarih şuuru elde etmenin imkanı yoktur. Yani Türkçe bilmedikleri, Türk kaynaklarına inmedikleri takdirde hiçbir şekilde kendi milli tarihlerini yazamazlar. Bunu bir şekliyle Macarlar ve İsrailliler (ki onlar bu bölgeye en geç gelen unsurdur) anlamışlardır. Öbür Osmanlı milletlerinin bu konuda maalesef yeterince uyanık olduğunu söylememiz mümkün değildir. Bu keyfiyet onlar için öyle de bizim için farklı mı? Yani sadece Türkçe-Osmanlıca kaynaklara bakarak bu mutantan imparatorluğun tarihini, yaşamını, içindeki halkların ideolojisini, dünya görüşünü kavramak mümkün müdür? Hayır.

Acaba Arapça, Farsçayı bir parça bilmeden, Osmanlıcayı çok iyi bilmeden Osmanlı tarihçisi olmak mümkün değildir de-ki doğru bir söz bu-yunanca bilmeden, Bizans’ı tanımadan, Slavların Balkanlar’daki orta zamanlardaki devlet ve yaşam kültürünü bilmeden bu devletin temellerini ve karakterini anlamak mümkün müdür? Hayır. Acaba orta zamanlardaki orta şark'taki Arap kültürünü tanımadan bu devleti anlamak mümkün müdür? Yine hayır!